22 Kasım 2008 Cumartesi

merhaba güncem...
bugün kursa gitmedim. malum sınav var. arkadaşımın babasına dua ediyorum. umarım sağlığına kavuşmuştur... bu arada enrique ıglesias ın şarkı sözleriyle bugünlük veda ediyorum sana;=)

IF I ??
I go back to the moment I saw
Do you goodbye no matter how hard I tried
I can't live without you in my life

Maybe you say you still want me
Maybe you say that you don't
Maybe we say it was over
Baby I can't let you go

I walk around couldn't understand
Where we were wrong and I can't pretend
It wasn't me it wasn't me
But I'm convinced we gave up too soon

Maybe you say you still want me
Maybe you say that you don't
Maybe we say it was over
Baby I can't let you go

Nothing that you lose was up to losing you
There's nothing I can take
When I run to you, when I come for you,
You tell me I'm too late

Maybe you say you still want me
Maybe you say that you don't
Maybe we say it was over
Baby I can't let you go

19 Kasım 2008 Çarşamba

artık kanal da yunus abim yok:(((

honki ponkiiiiii!!!! merhaba güncem, nasılsın bakalım? sabah kalktım ayşe hocanın factsheetlerini hazırladım. kontrol için kanaldan aysun ablaya gönderdim. canım ablam sağolsun kontrol etti. sohbet etmeye başladık. dedim abilerim nasıl??? yunus abin işten çıkarıldı tubacım dedi. ben şokkk!!! başımdan aşağı kaynarr sular döküldü güncem. yunus abi msn de
tuba bi prenses tatlını yemeden gidiorum dedi. malum ömer abi ile yunus abi benden hala bi prenses tatlı bekliolar:) napiim güncecim yoğun bir insanım bi yapıp götüremedim:)) yunus abi ye ok sana getircem dedim. ya çok üzüldüm nasıl iş bulcaksın zor olcak senin için dedim? oda tuba pazartesi reklam ajansında çalışccam dedi. ooooo maşşallhh ALLAH' ın mübarek kuluymuşssun bak iş bulmuşssun dedim:))) nese geliom kanala dedim. ancak ödevleri bitirdim. ve hemen pastaneye:)) bi tane prenses tatlı bulamasamda prens olanından bi tane meyveli pasta aldım:))) kanala geldim.. çok özlemişim aysun ablayı, şule hanımı ömer abiyi yunus abiyi, seda ablayı ufuk abiyi....mücahit abiyide özledim ama o yoktu:((( nese sohbet edioz yunus abi aşağıdaydı. ya dedim hala inanamıorum nasıl çıkar falan?? aysun abla yok tubacım kendisi çıktı işte hazır tabi:)) içimden ulan yunus abiii sen beni keklersin haaaaaa:)))) sorarım ben sana. ufuk abi de sende yunus abiyi tongaya düşür dedi. eyvallah dedim:))) nese yunus abi geldi. bende yunus abi işten çıkarıldın, çok üzüldüm. ama zaten bir işe yaramıyordun. boş boş oturuordun:))) yunus abi şöle bi afalladıı:))) gidip ilker beyin ellerinden öpcem dedim:))) o da şölee bi aysun ablaya baktı. aysun abla gülmeye başlayınca anladı tabi sölediğini... nese sonra yine hani prenses tatlı dedi. bende getirdim dedim:))) sonra şule hanımda pasta almış.. nese o frambuazlı. ben meyveli. sonra irfan, zeynel,ömer yunus ve ufuk abi bayanlardan aysun seda abla ve şule hanım yunus abinin gidişini kutladık:))) şaka bi yana yasını tuttuk. offf güncemm ömer yunus ve ufuk abi benim ölen abim yerine koyduğum abilerim. çok seviyorum onları. yunus abinin yokluğunu çok hissedicez. o çok ii hep gülen bir insan. ve çok iyi niyetli. kanala gittiğimde onun yokluğunu hissedicem. hem artık iphonelarımızı karşılaştıramıycaz:))) sonra ödevlerimi de yaptıramıcam, hem daha reklam filmi de çekcektik...:)) artı ömer abiye ve göbeğine takılamıycak. hacııı hacııı diye takılırlardı :)) yalan dünya işte:(( bu arada yunus abi iphonedan bisürü şey öğretti güncem süperrr. birde sesimi kaydetti. konuş dedi. ne konuştuğumu sölemeyeyim :))) sonra bu sesi bebek sesi, böle adam sesi gibi ilginç seslerde çıkarmaya başladı iphone dan. çok komiktiii :)))) yunus abi işten değil benden kaçtı itiraf etti:))))))))))) sonra ülke tv analizlerimi yaptık şule hanım ve yunus abiyle. sonra yunus abi ayrıldı:((( artık yok güncecim. giderken ona aldığım kaktüsü verdim:)))
böle iştee şimdi eve geldimm.. abilerim ablalarım sizi çok seviyorummm. senide güncecim. nese şimdi biraz lost takılayım. hoşççakall janıımm...

15 Kasım 2008 Cumartesi

KİM DÜŞTÜ KUYUYA ? YUSUF MU, ZÜLEYHA MI?



MERHABA GÜNCEM, bugün evdeyim. herkes alışverişe gitti:)) diyeceksin ki sen neden gitmedin? :)) biliyorum çok büyük bir eksiklik ama sınav çalışmam gerekiyor. yarın büyük gün. evde ders çalışmaktan sıkıldım. ve sana yazmak istedim. Bugün sana yusuf ile züleyha' nın aşkından bahsedeceğim.

Yusuf, dedi zuleyha, ask zorlu bir sinav, ben bu sinavi bastan ve gonullu mu kaybettim? hayir iste! yitirmis gozuksem de kazancimsin sen benim. ve ser gibi gorunsem de goreceksin, yitirdigin ne varsa benim sana actigim kuyuda, hayrin olacagim sonunda.yusuf, dedi zuleyha sana gel kaderim ol demem. o kadar ki, guldeki sevda, coldeki ates kadar kadersin bana.degil mi ki sen yusuf guzelisin, ve degilmi ki ben tecelli etmesem eksik kalir sana dair kader. senin kaderin benim tecellim, kaderinde zindan varsa yusuflugum su goturmez benim."

Züleyha, yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca yusuf diye başladı, yusuf diye bitirdi. gördü ki, hitaptan öteye geçemedi. anladı ki, aşkın nâmesinde, ser-nâmeden öte kelam yok. ve züleyha'nın lügatında yusuf'tan öte sözcük yok. bil ki, kelamdan da öte sadece ah var, ah ki dünya onun üzerinde durur, gökkubbe onun hararetiyle döner...İşte bütün hikaye:kim düştü kuyuya, yusuf mu, züleyha mı? zindan kimin kaderi, yusuf'un mu, yoksa züleyha'nın mı? Yusuf ve züleyha yok aslında. hepsi bir, hepsi 0 bir, hepsi tek bir..

Züleyha kendi kalbine baktıgında, Yusuf' u neden sevdigini ve yusuf' u nasıl sevdigini merak etti ilk kez. perdeler kalktı kalbinin ustunden.. yusuf seni sevdiysem, dedi zuleyha, hukumdarın tahtına hukumdardan ba$kası oturmayacagindan. $ehzade icin saklanan giysiler ancak $ehzadenin bedenine uyacagindan

Rabbini bilen züleyha ilk dua olarak hemen oracıkta, rabbim, dedi, gözlerimden bu acıyı kim silecek benim? kim yıkayacak gözlerimin içini? kim yıkayacak acılarla dolup taşan kalbimi? hemen arkasından da, olsun, dedi.



Rabbim, her şeye razıyım. hepsine razıyım. yeter ki aşktan azad etme kalbimi. yeter ki göz yaşlarımın serininde yıka içimi. göz yaşlarımı ve aşkımı alma, onlar bende kalsın. bedel olsun. ödül olsun. bağış olsun. yoksulluğum zenginliğim olsun. aşkım yeter, muhabbet denizinin kıyıları ne denli sınırsızmış göreyim.


Aşkım yeter varlığımın anlamı neymiş, çözeyim. yeter aşkım, yeter ki aşkımın kalbime düştüğü yere kadar yükseleyim. aşkım yeter, tenimin kafesiyle düştüğüm kuyudan aşkımın tüyleriyle yükseleyim. aşkım yeter, tenimin beni hapsettiği zindandan aşkımın kanatlarıyla geçip gideyim. aşkla var olduğum yerde yine aşkla yok olayım.


Rabbim, acıya razıyım ama gözyaşım bende kalsın. razıyım yoklukta var olayım. yitirdikçe bulayım. öldükçe doğayım. canım çekildikçe aradan saf aşktan ibaret kalayım. rabbim, dedi züleyha çıkar aradan takılıp kaldığım tenimi, kaldır aradan saf aşkla aramdaki perdeleri...

14 Kasım 2008 Cuma

Aşk yolunun sonu Melekliğe çıkar


Merhaba güncem; aynı gün 2 tane sınavım var. research method ve organization dersi .malum okulda bu pub 26 2 denilince akan sular duruyor. çok zor. çookk..çalışmam lazım. research te arus hocanın da ne soracağını bilemiorum. bugün okul çok komikti. herkes not telaşına düşmüş fotokopi binasında kuyrukta bekliyordu:)) bir telaş bir telaş, yazarken bile telaşlıyım. ama yine de seni güzel duygulardan mahrum etmiycem merak etme:))) dünkü yazımın yükü sana ağır gelmiş olabilir. o yükü atman için bugün sana bazı teselliler söyliycem.

evet güncem aşk dedik, o aşk ki, sevgiliden iyilik gördüğünde artmayacak kadar doygun, kötülük gördüğünde de eksilmeyecek kadar sağlamdır. aşık, belki bir gün sevilmek umuduyla hiç durmadan severek azabını çeker. sevilme ihtimalini düşünmeden sever.bu tavır, onu melekiyet konumuna yükselten bir seyir takip eder. çünkü, SEVİLMEK UMUDUYLA SEVMEK BEŞERİYET, AMA SEVMEYİ BİR GÖREV BİLEREK SEVMEK MELEKİYET DEMEKTİR.

Ayrılık mı? yoksa Vuslat mı? bunu hiç düşündün mü güncem sen olsan hangisini tercih ederdin??
sevdiğimiz insandan bizi sevmesini beklemek, veya yahut bizi sevenleri sevmek, nihayet kuru bir ''alışveriş'' ya da değiştokuştur.
Gerçek aşk karşılıklı oturup sohbet etmek yada aynı fikre sahip olup aynı yöne bakmak değildir.
ölmek yada olmak, işte bütün mesele..
aşk iki kişi arasında asla eşitlenemeyen bir şeydi. Allah aşığın uğraştığı sevgiyi maşuktan esirgemişti. isterler ki, Allah, aşkı seven ile sevilen arasında eşit bölüştürsün.fakat güncem gerçek aşk bu değildir. Seveni sevmek kolaydır ama; marifet O sevmediği zaman da onu sevebilmektir.. gerçek aşık bilir ki, kendi içinde ki aşk ateşinin aynısı sevgilidede vardır. ve gönülsüz de olsa oda aşkı duyumsamaktadır. ne var ki, sevgili çok sabırlı, aşıkta sabırsız olduğu için,bu aşk yarası tek taraflı kanamaktadır.
yani özetle; AMAÇ aşk uğruna ölmek değil, uğruna ölünecek aşkı bulmaktır.

Şimdİ, dün sana yazdıklarımla bugünkü yazdıklarımı harmanla, ve yalnızca seven aşığın tavrı ile hedefi sevgilinin yüzünü görebilmek olan aşığın gayretini ölç!!!

AŞK ki vardır, gerisi Vesairedir... :)

13 Kasım 2008 Perşembe

Hüsn ile Aşk...Ve ismet... ve gayret... huu galip dede!.. ve aşk olsun FUZULİ...

Hâb görmez çeşmimiz endişe-i ağyardan
Pâsbânız genc-i esrar-ı muhabbet bekleriz FUZULİ


SEVGİLİ GÜNCEM, bugün diyeceksin ki bana tubaaaa bu da ne?? daha dün sınavlarım var diye yazıyordun, şimdi kalkmış bana neyce konuşup neyi anlamamı bekliyorsun diye sorabilirsin?:) Ne demek istiyor biliyor musun şair burada; başka aşıkları sevgiliye ulaşır korkusuyla geceler boyunca gözüme uyku girmiyor derken, sevgisine başka ortak edinmemenin '' sevgi sırrını içeren hazinenin kapısın bekçisiyiz derken de sevgilinin başka aşıklar edinmesinin önünü almanın gayreti içindedir. yani sevgiliyi bir hazine gibi görmek, ve onu paylaşma fikrine tahammülsüzlüktür. sevgiliyi kendi kalbinden bile kıskanması ancak bir gayretin ürünüdür. Güncem acaba kalbinden bile kıskanan dünyada kaç aşık yaşamıştır dersin??? hatta bir arap şiirinde hiç şüphesiz ben gözlerimin sana Bakmasını bile kıskanırım,öylesine ki sana doğru bakmak isteyince, gözlerimi yere çeviririm. diyor, hatta iskender pala bu söze mükabil, sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın,yüzünü gören olur, sana göz koyan olur diyor. Fuzulunin, bu beytine beşeri açıdan bakıldığında ise güncem, ''yüzünde göz izi var, sana kim baktı yarim '' diyen gönül sahibinin arı duru aşkında buluruz. yüzde ki bir başka gözün izini bile o berrak bakıştır ki, GAYRETİN sevgilideki ismeti koruma sırrına ermiştir.
yani Sevginin derecesi, ancak sevenin gayret derecesi kadardır. gayretin hedefi ise sevgiliyi sevgi işinde tek tutmak,ona tek başına talip olmaktır.
Hüsn ile aşk ...ve ismet... ve gayret... huu galip dede!... ve aşk olsun FUZULİ...

AMA SONRA...
sonra, güzel insanlar güzel atlara binip gittiler. ve güzellikler yağmalandı birer birer.hüzünlü gönülleri sabaha eklerken güzellikler, sevinci gizleyerek sabahı bekler oldular. gözlere akseden renkler de , sazlara yankıyan ahenkler de güzelliğini yitirdiler. bestelerimiz şiddet doldu,tatlı diller hayal oldu. Gönüller güzelden uzaklaştı, zira gönülllere kin bulaştı...güzellik atıldı ya, artık kaşlar da çatıldı...

VE sonra anladım ki Yalnızca bir çeşit GÜZEL vardır, ama görüntüleri binlerce çeşittir.
ALLAH'TAN DAHA GÜZEL BOYASI OLAN KİM? ( BAKARA, 138)

....

İŞTE böyle güncem, bugünde bu düşüncelerle eve geldim. ne güzel anlatmış iskender pala dimi? bende seninle paylaşmak istedim. duygularımıza tercüman oldu bu satırlar.. bende sana yazdım :))))

12 Kasım 2008 Çarşamba

merhaba güncem
uzun bir aradan sonra seninle olmak çok güzel. bu uzun zaman zarfında stajlarım vardı. ardından üniversite açıldı. dersler, dersler, dersler projeler. şimdi de sınavlar.bilemiyorum eğitim almak çok güzel, insanı kendini zenginleştiriyor, farklı dünyaları tanıyor fakat sınav telaşı olmasa birde, daha da ii olacak:)) şimdi sınavlarım da başladı. çocuk gelişimi sınavım iyiydi ama daha iyi olabilirdi. malum bu hafta keyfim yoktu pek. biraz hasta biraz yorgun ama atlattık işte. hayatta her şey gelip geçmiyor mu zaten..ALlah' tan bu zor günlerimde yanımda olan kardeşim ve dostlarım var. çok şükür...

biliyorsun güncem bu hafta benim için kabul etmesi çok zor olan bir şey öğrendim. inanması güçtü. ama dediğim gibi, dünya bu herşey yalan. dünya da ölümden başka her şey yalan diyor can.. erçetin. birgün gerçek olan bir gün yalan olabiliyor..Bakalım bu alevi ne nezaman söndürcem. hızır acil yada dur en iyisi itfaiyeeeeee :)))) ne demişler sen doğru ol kem belasını bulur demişler. ama ben yinede susmayı yeğliyorum.

nese güncem sınav çıkışıı böle dağıttım biraz ortalığı ama:)) en karanlık günün ardından güneş doğacaktır elbet yazarak cümlelerimi bitiriorum. hoşçakallll aaa unutmadan bugün çiğdoşumu, artı nebati büşü ve safiyeyi gördüm. sohbet etmeyi özlemişim onlarla, canlarım benimm. onları çok seviyorum:)))

2 Eylül 2008 Salı

WELCOME RAMADAN

Today is second days of Ramadan. now I have worked tv channel as a tranee. This media is very excited because of my brothers ömer, yunus and ufuk, Also dear my sister Aysun. Ömer and yunus are different characters. In fact, ömer who is publicist in the advertising business, is dignified and silent , In addition to this he is accurate and careful his working:)) however brother Yunus is conversable than ömer.:)) While ömer have published broacasting of tv channel, yunus have throwed out ömer, related to this, Yunus advised to ömer all business situations. because yunus wants to jackal:))or veli:))) its just joke.. yunus bought land and bulilding house...
One of the another brother is ufuk who is advisor of public relations. he married nowadays. related to this he have camed to late department in every day :))) he is late comer :)) he is fine and percipient. unfourtunately he have becomed ill:((( I hope get better soonissh.. I have learned many things him and sisters aysun.. thankkks tahankkkss tahankksss....
Aysun is very pretty ans idealist person also intellectual her field. I depend on her knowledge every time.. also yunus and aysun likes cat:)) aysun likes take photographs:)) she does this job very well...
Ebebekir and Demet is may tranee friends who are study selçuk university and beykent university. ebubekir don't like me:)) because I get angry every time. but he is untidy. us table is straggle in every time :((( we read newspaper and scaned wed address in internetcontinuel. surfing internet. demet is very friendly. she is designer tranne near yunus... I love every person..
generally I haved efficiency great time in this channel :)))

29 Ağustos 2008 Cuma

BENCE OLAN YORUM...






RUSYA'NIN SOĞUK POLİTİKASI








Ağustos ayının ilk haftasından bu yana, Rusya'nın Gürcistan topraklarına girmesi, dünyada ki dengelerin altüst olmasına neden olmakla birlikte Asyadan Avrupaya, Kafkasya'dan Amerikaya hatta Orta Doğu' ya kadar diplomasi krizine yol açtı.




Aslında Rusya 1968 soğuk savaşında doğu blokunu kaybetmesi ve kapitalizmin dünyaya hakim olması ile, belli bir müddet sessizliğe gömülmüştü. Ki, kafkasya da ki bağımsızlığını 90 sonrası kazanmış ülkeler hala Rusya' ya bağımlı olsalar bile. Sessizliğini bozan Rusya doğalgaz ve petrolün verdiği güçle tekrar soğuk rüzgarlar estirmeye başladı.






Gürcistan Ankara Büyük elçisi Mgaloblishvili bir gazateyeyaptığı açıklamada, kafkaslarda olanları değerlendirdi. Rus işgalinin hala sürdüğünü belirterek, '' bu sovyetler projesini yeniden görmek isteyenlerle demokrasi isteyenlerin savaşıdır'' dedi. sanırım bundan daha açık bir cümle ile durum açıklanamazdı. Yıllar önce iki büyük devlet Amerika ve Rusya güç savaşı yaptı. kapitalizmin zaferi ile sonuçlandı. Çok değil birkaç yıl önce Amerika özgürlük ve demokrasi götürmek !!!! amacı ile önce Afganistan' ı sonra Irak' ı işgal etti. düşünüyorum bugün özgürlükler ve demokrasi diyarı mı oldu Afganistan ve Irak!!! Hayır... amaç hala tek güç olduğunu tüm dünyaya gösterip ayağınızı denk alın demek! vee tabikii çok değerli petrol reservlerini ele geçirmekti. Bunda son derece başarılı oldu. Rusya da boş durmadı . Bundan 10 sene önce Rusya ekonomi de sıfırlanmıştı. Mali ve siyasal olarak ülke tam bir kriz halindeydi. 2004 senesinde petrol fiyatlarının bir anda fırlattı. 65 milyar dolar olan borcunu yanılmıyorsam 30 milyara kadar indirdi. Ekonomik olarak yükselerek, eski gücünü kazanmaya başladı. Amerika'da bence ekonomik krize doğru gitmekte. Böyle bir dönem olunca tekrar eski Rusya' yı hatırlatmak istedi. Enerji ve verimli olan Gürcistan' ı işgal etti. Amerika bu durumda hezimete uğradı. çünkü bu pasta da aslında Amerika olmalıydı. ama sanırım Rusya bu sefer daha erken davrandı. Rusya nın işgal etme nedeni ise Gürcistan'ın özerk bölgesi olan Abhazya ve Güney Osetya' ya bağımsızlık kazandırmak ve kendi vatandaşlarını korumaktı!!!






Pekii, dünya bu savaşa ne dedi? Nato ABD nin uyarısı ile, Rusya' yı uyarmakla yetindi. geçtiğimiz günlerde gemilerini Karadeniz' e yolladı. Dünya medyasına açıklama olarak ise, artık Rusya ile ilişkilerimiz eskisi gibi olamaz dedi. Yarın Avrupa birliği toplanacak. ne kararlar çıkcak gerçekten merak ediyorum? Şu kadarına emin olabilirim ki, Enerji sektöründe Avrupa ülkeleri Rusya' ya son derece bağlı. Dolayısı ile, gelse gelse uyarı gelir. Rusya'ya büyük derece asla yaptırımları olamaz. Rusya bunun farkında ki Nato' ya eğer bir saldırı olursa Limanda olan gemilerinizi 20 dakikada yok ederiz diyerek gözdağı bile veriyor...






Asya kıtası tarafında ise geçtiğimiz günlerde Şanghay işbirliği Örgütü, Kafkasya' da olan sorunları görüşmek üzere toplanmıştı. Rus beklediği desteği bulamadık dese de ! bence ŞİÖ nötr bir tavır sergiledi. Rusya' nın kafkaslarda olan barış çalışmalarını destekledi fakat Abhazya ve Güney OETYA' nın bağımsızlığı hakkında bir açıklamada bulunmadı. Belirttiği tek şey Toprak bütünlüğüne ve saygının önemine vurgu yapması oldu. Eğer Çin bu iki bölge' nin özerkliğini desteklerse, yakın bir zaman diliminde Çin'in kendi özerk bölgeleri de bağımsızlıklarını isteyecektir. ŞİÖ hem avrupa ülkeleri' nin tepkisini çekmemek, hemde yukarıda belirttiğim nedenden dolayı, yaptığı açıklamalarla ne Gürcistan ne de Rusya' yı tatmin etti. Zaten Tiflis ve Moskova arasındaki ilişki tamamen bitmiş durumda.




Rusya yaptığı açıklamalar ile , tüm dünyaya meydan okuyor. Türkiye Montrö Antlaşması gereği, limanlarını Amerikan gemilerine açtı. Rusya' da buna tepki olarak, gümrük misillemesi yaptı. Hala gümrükte bekleyen yüzlerce tır var. Bununla yetinmeyerek, gelen türk mallarına detaylı arama başlattı. Bakan Tüzmen yaptığı açıklamada bir tedbir planlamasının uygulamaya konulacağını söyledi. Biz doğalgaz olarak Rusya' ya sanırım % 40 olarak bağımlıyız. Bu gerginlikten ilerki günlerde ne çıkar bilemem, fakat Karadenizden soğuk akımlar Türkiye' yi ekonomik ve siyasi olarak etkileyeceğe benziyor...




Darwin teorisi ve kapitalizmin bilinen bir sözü vardır. ''Büyük balık küçük balığı yutar...'' 21. yüzyıl düşüncelerin, bilimin, barışın, yılları olması gerekirken, büyük güçlerin çıkar çatışmalarında, olanlar 2. ve 3. dünya ülkelerinin ve insanlarının hezimeti olarak sonuçlanıyor...




Barış ve sevgi dolu yıllar diliyorum...










27 Nisan 2008 Pazar

22 Nisan 2008 Salı



Bahar tatili bana her anlamda yarıyor sanırım:)) bu tatiller olmasa kendimle baş başa kalıp kafamı dinleyeceğimi hiç sanmıyorum. Elimde olsa zamanı hep geriye almak isterdim. heppp... düşünürken şunu anladım ki, zaman kavramını geri getirememekle beraber hızına da yetişemiyoruz. O kadar hızlı ki!!!. ne yaptıklarımı gözden geçirebiliyorum. ne de planlarımı. hayatın neresindeyim. Beklentilerim neler? pekii bunun için neler yapabiliyorum? Fakat düşünürken hem kendime hem çevremdeki insanlara hem de tüm dünyaya söylemek istediğim bir kaç cüml....


HAyatta telafi edemeyeceğimiz dört durum vardır...

1. TAŞ...

Atıldıktan sonra!


2. SÖZ...

Ağızdan çıktıktan sonra!


3. FIRSAT...

Kaçtıktan sonra!


4. ZAMAN...

Geçtikten sonra!!!!
Çok geç olmadan telafisi mümkün olmayan durumlara dikkat etmememiz umudu ile...

15 Nisan 2008 Salı

Nevzat Tarhan ' dan kayda alınması gereken bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum
gençliğin nereye doğru gittiğini herkes oturup düşünmeli.. üniversitelerde liselerde, sokakta, yada iş hayatına atıla gençler.. gözlemleyin.nasıl zor ve çıkmazda, ayrıca hem maddi hemde manevi bir boşlukta olduğunu farketmemek çok zor olmasa gerek...


Günlük siyasi tartışmalar bitmiyor. Darbe günlüğü, andıçlar, Ergenekon.
Yahut Aysun Kayacı’nın söylediklerini değil, dişiliğini görselleyen magazin zekası.
Yahut hukuksuzluğun ‘Siyasal İslam’dan çok Cumhuriyet’e zarar verdiğini göremeyen yüksek yargıçlar ve generallerin varlığı.
Yahut Anıtkabir’i tavaf edilecek bir yer olarak tanımlayan ve Atatürk’ü yeryüzü tanrısı yapan Türk ırkçıları.
Yahut üniversiteleri bilim üreten kurum olarak yükseltmeye çalışması gereken rektörlerin ‘Ordu Göreve’ diye kulis yapmaları.
Yahut sağlık sektörünü darmadağın edeceğinden habersiz yanlış ön kabullerle hareket eden bir Sağlık Bakanı.
Yahut partisi içinde kendi ikbalini düşünüp susan politikacıları.
Yahut 90 öncesi mücahitlerinin başarılı birer devlet müteahhidi olmaları.
Yahut Müslümanlığı temsil değil, tebliğ olarak gören buyurgan dindarlığı.
Yahut ilericiği sakal-bıyık, kılık- kıyafet olarak gören gardrop modernliğini.
Yahut Bayburt’a senfoni orkestrası göndererek insanları eğiteceğini sanan zihniyeti.
Yahut adalet ismi ve resmi altında zulüm yapanları.
Yahut kamu düzeni adı altında imtiyazlarını düşünenleri.
Yahut laik düzen elden gidiyor diyerek halk yığınlarını harekete geçirip kaosu hedefleyen emekli generalleri.
Yahut kendi fırsat maliyetlerini hesap edip ülkenin kaçırdığı fırsatları düşünmeyen iş adamlarını.
Bunların hiç birini değil gençliğin durumunu konuşmak istiyorum.
Gençlik kültürel psikolojik savaşın aktörü, hedefi, mağduru ve kurbanı durumundadır.
Bu savaşta Çengelköy’den ışık kalkanı yükseldiğini gördüm.
15 Nisan 2008 Salı günü Çengelköy Lisesi Turizm Haftası kapsamında harika etkinlikler düzenlemiş.
Gençler psikodrama, sosyodrama ile popüler kültürün tuzaklarına eğlenceli bir şekilde felsefi duruş gösteriyorlar.
Kına gecesi canlandırmaları ile genç kızların gelin oluş töreni, genç erkeklerin sıra geceleri ile müzikli ve sohbetli toplantıların yapılması, sünnet odası ile çocuğun gençliğe geçişinin canlandırılması, el san atları, köy evi ve çadırını gençlerimiz çok güzel yaşatmışlar.
Diğer taraftan Türk mimar, hekim ve bilim adamlarının medeniyete katkıları usta oyuncu gençlerle görselleştirilmiş.
Modernleşmenin kendi kültürümüzü koruyarak olabileceğini bütün dünyaya göstermek için bu örnek uygulamanın bütün okullarda yapılması kültürel bir zarurettir.
Aksi takdirde gelecek kuşaklar popüler kültür olan Hollywood kültürünün etkisi ile uyuşturucu, şiddet tutkunu, anne, baba ve büyük saygısı bilmeyen bencil bireyler olacaklar.
İnsanların içindeki şeytanı besleyen batının hastalıklı değerleri yerine insanın içindeki meleği harekete geçiren doğu değerlerini bütün dünyaya anlatmak gibi bir gayemiz olmalıdır.
Terkedilmiş insani değerleri modernizmin kazanımlarından vazgeçmeden tekrar canlandırıp yaşatabiliriz.

14 Nisan 2008 Pazartesi

minibüs muhabbetleri:)))

> > > > >> Yolcu müsait bi yerde inmek ister ama dili sürçer;> >> -Şöför bey mübarek bi yerde inebilir miyim?> >>
-Şu ilerdeki caminin önünde bırakayım teyze seni.> > > > > >>> >>

-Oğlum bu Eminönü'nden geçer mi?> >>
-Yok teyze, biz Taksime çıkıyoruz> >>> >>
-Ha, tamam oğlum; siz gidin ben gelmeyeceğim .> > > > > >>> >>

Yolcu: Abi Heykel'e çıkıyo mu?> >>
Şöför: Yok abi, yanından geçiyor.> >>> > > > > >>

Arkadaki aksi teyze öndeki uzun saçlı delikanlıya seslenir:> >> -Kızım şurdan bi kişi uzatır mısın?> >>
-Ben kız değilim!> >>> >>
-Amaaaan, ne bileyim kız mısın dul musun, uzat işte.> > > > > > > >>

Eve gitmek üzere Bakırköy dolmuşu bekliyordum.> >>> >> Sigaramın kalmadığı aklıma gelince önünde durduğum Tekel bayiine> >>girecekken minibüs geldi.> >>> >> Apar topar bindim. Şöföre parayı uzatıp: 'Bir Monte Carlo.' dedim!> >>> >>
Adam birkaç saniye yüzüme bakıp: 'Abi bu Bakırköy'e gider.' diye cevap> >>verdi!> >> İşte o an benim ve şöförün bittiği andı.> > > > > > > > > >>
-Mükemmel bi yerde inebilir miyim? (Yolcunun kafası karışık sanırım.> >>Kendisi de, dolmuştakilerle birlikte güler söylediğine.)> >> Şöför kadını indirirken: Buyrun size layık değil ama!> > > > > >>

Yolcu musait bi yerde inmek ister, ama dili sürçer:> >> -Musait bi yerde iner misiniz?> >>
Şöför:> >>
-Niye, sen mi kullanıcan?> > > > > > > >>

Rumelihisarüstü otobüsüyle Taksim'e doğru gidiyoruz. Adamın biri> >>Beşiktaş dolaylarında gayet aceleci bir tavırla:> >>> >>
-Kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim?> >> Bizim şöför gayet olaya hakim:> >> -Tabi abi ayıp ettin. Al götür, senden kıymetli mi!> > > > > > > >>

İstanbul'dayız... Dolmuşa bindik; dolmuş doldu, tam kalkacakken> >>elemanın biri açtı kapıyı.> >>> >> İçerde tıkış tıkış oturmuşuz, önde 3 kişi arkada 4... Eleman hala bir> >>umutla sordu:> >>> >>
-Kaptan, yer var mı?> >>
Şöför de arkasını dönüp cevap verdi:> >> -Bilmiyorum, üst kata bi bak bakalım.> > > > > > >

Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi.> >>> >> Tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş> >>minibüse bindi.> >>> >> Birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı.
Çocuklardan biri şöföre> >>parayı uzattı:> >>
-Abi, bir öğrenci bir de hayvan alır mısın??? :))))

alıntıdır.. çok güldümmm:))))

Bu hafta başörtüsü ile ilgili çok sayıda soru aldım. Kısaltarak buraya koyduğum sorularınıza kısa cevaplar vereceğim. Zira bugünlerde olan bitenler benim de ruh sağlığımı bozdu. Size ne kadar yararlı olacağımı bilemiyorum.
Soru: Türbanlılar neden babaannelerimizin taktığı gibi takmıyor. O zaman bir sorun kalmayacak. (Şebnem Balaban-Aydın)

Cevap: Şebnem kızım güzel söyledin. Örneğin benim torunlarım görücü usulüyle evlenmeyi düşünüyor. Belleri ağrıyınca kupa çektiriyorlar. Yemeklerinde vitadan başka yağ kullanmazlar. Ancak ben örtülü olmadığım için başları örtme şansları yok. Bu konuda kara kara düşünüyoruz.. Başlarını örtmeye karar verirlerse senin babaanneni onlara ödünç verir misin?

Soru: CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, "türban bizim geleneksel kıyafetimiz değil. Bir Arap üniformasıdır " diyor. Türk kızları neden geleneksel Anadolu giysilerini tercih etmiyor da bu Arap üniformasını giymekte ısrar ediyor? (Ankara Olgunlaşma Enstitüsü son sınıf öğrencisi)

Cevap: Baykal yine çok haklı. Halbuki biz sadece geleneksel kıyafetlerimizi giyeriz. Örneğin; blue jean Selçuklu döneminden kalma bir mahalli kıyafetimizdir. Göbek piercingi çok kadim bir şaman ritüelidir. Bildiğimiz tüm geleneksel Anadolu kıyafetlerinde sırt dekoltesi standarttır. Ayrıca bu Arap kıyafetleri Suudi Arabistan'ın Bursa eyaletinde ve Mısır'ın Denizli kentinde dokunuyor. Ben de anlamıyorum niye bu ısrar?

Soru: Üniversitede Türbanı serbest bırakan kanun çıkarsa kampusumuzun ve sınıflarımızın laikliğini korumak için ne yapmalıyız? (Rumuz: Doçent Dr. Kaygılı)

Cevap: Sayın Hocam, türbanlılar takımının hücum oyuncularını durdurmak için önce üniversite nizamiyesinde dokuz kişilik bir baraj kurun. Yine de barajı aşıp sınıfa girenler olacaktır. Örneğin; sınav tarihini değiştirin ama türbanlılara söylemeyi unutuverin. Bir şekilde sınavı öğrenip girenlerin kağıdını okurken yakın gözlüğünüzü bir türlü bulamayın. Bana ayrılan yer yetmediği için daha fazlasını sizin yaratıcılığınıza bırakıyorum.

Soru: Ben bir üniversite öğrencisiyim. Türbanlılar üniversiteye girerse üzerimde baskı kuracaklar ve beni de kapatacaklar diye çok korkuyorum. Acaba şimdiden ne gibi tedbirler almalıyım? (Çiyse)

Cevap: Sevgili Çiyse, Çantanda mutlaka biber gazı bulundurmalısı n. Sana yaklaşıp beynini yıkamaya çalışan bir türbanlıyla karşılaştığında yüzüne sıkabilirsin. Tabi bu işi telepatik yollardan da yaptıkları oluyormuş. Tıpkı şofbenden zehirlenenler gibi hiç hissetmiyormuş sun. Bu konuda en tesirli şey bir zikir matik almak, otobüste, metroda, tramvayda, ders aralarında olmak üzere günde 4444 kez "Çiyse laiktir laik kalacak" çekmek.-- Dr.. Sivilay AblaRuh ve Sivil Hastalıkları MütehassısıToplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı __________________________________________________________________________________________________________

Başlarını açsınlar, sonra kaza etsinlerBaşörtüsü yasağının en yılmaz savunucu rektörlerden biri olan Ankara Üniversitesi Rektörü Nusret Aras, soruna en yaratıcı çözümü getirdi: Başlarını açsınlar, sonra da kaza etsinler. Genel Cerrahi uzmanı Aras'in ilahiyatçı kimliği göz kamaştırıyor.İslam dininin en uzlaşmacı ve kolaylaştırıcı din olduğunun altını çizen Genel Cerrahi uzmanı Nusret Aras, üniversiteye girerken başını açan kızların, açtıkları saat kadar evde başlarını örtebileceklerini söylemeye getirdi. Kaçırılan ibadetlerin kaza edilebileceğine dair din hükmüne 3 takla 1 parende attıran profesörün ilahiyat alanındaki bu yeteneği göz kamaştırıyor. Tüm sabah kadın programlarından teklifler alan Rektör Nusret Aras’a bugün halktan çok sayıda soru geldiğini de öğrendik. İşte onlardan bazıları:“Ojeli tırnaklarla türbeye mum diksem dualarım kabul olur mu?”“Haccında kazası olur mu?”
Hüsnü Eleştirici

Can Atilla - Aşk - ı Hürrem (yeni 2007)


kendinize dair kırıntılar bulabileceğiniz bir eser...

Pippa Bacca'nın cenazesi İtalya'ya gönderildi Kocaeli'nin Gebze ilçesinde öldürülmüş bulunan ve ''Pippa Bacca'' ismiyle tanınan İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualino di Marineo'nun cenazesi, ülkesine gönderildi.

//-->

Giuseppina Pasqualino di Marineo'nun cenazesi, Atatürk Havalimanı'nda İtalya'nın ulusal havayolu şirketi Alitalia'nın tarifeli uçağına alınarak, bu ülkeye uğurlandı. Sanatçının ablası Antonietta Pasqualino da aynı uçakla İtalya'ya hareket etti.

ülkemize bu hiç yakışmadı hiççççç...