15 Nisan 2008 Salı

Nevzat Tarhan ' dan kayda alınması gereken bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum
gençliğin nereye doğru gittiğini herkes oturup düşünmeli.. üniversitelerde liselerde, sokakta, yada iş hayatına atıla gençler.. gözlemleyin.nasıl zor ve çıkmazda, ayrıca hem maddi hemde manevi bir boşlukta olduğunu farketmemek çok zor olmasa gerek...


Günlük siyasi tartışmalar bitmiyor. Darbe günlüğü, andıçlar, Ergenekon.
Yahut Aysun Kayacı’nın söylediklerini değil, dişiliğini görselleyen magazin zekası.
Yahut hukuksuzluğun ‘Siyasal İslam’dan çok Cumhuriyet’e zarar verdiğini göremeyen yüksek yargıçlar ve generallerin varlığı.
Yahut Anıtkabir’i tavaf edilecek bir yer olarak tanımlayan ve Atatürk’ü yeryüzü tanrısı yapan Türk ırkçıları.
Yahut üniversiteleri bilim üreten kurum olarak yükseltmeye çalışması gereken rektörlerin ‘Ordu Göreve’ diye kulis yapmaları.
Yahut sağlık sektörünü darmadağın edeceğinden habersiz yanlış ön kabullerle hareket eden bir Sağlık Bakanı.
Yahut partisi içinde kendi ikbalini düşünüp susan politikacıları.
Yahut 90 öncesi mücahitlerinin başarılı birer devlet müteahhidi olmaları.
Yahut Müslümanlığı temsil değil, tebliğ olarak gören buyurgan dindarlığı.
Yahut ilericiği sakal-bıyık, kılık- kıyafet olarak gören gardrop modernliğini.
Yahut Bayburt’a senfoni orkestrası göndererek insanları eğiteceğini sanan zihniyeti.
Yahut adalet ismi ve resmi altında zulüm yapanları.
Yahut kamu düzeni adı altında imtiyazlarını düşünenleri.
Yahut laik düzen elden gidiyor diyerek halk yığınlarını harekete geçirip kaosu hedefleyen emekli generalleri.
Yahut kendi fırsat maliyetlerini hesap edip ülkenin kaçırdığı fırsatları düşünmeyen iş adamlarını.
Bunların hiç birini değil gençliğin durumunu konuşmak istiyorum.
Gençlik kültürel psikolojik savaşın aktörü, hedefi, mağduru ve kurbanı durumundadır.
Bu savaşta Çengelköy’den ışık kalkanı yükseldiğini gördüm.
15 Nisan 2008 Salı günü Çengelköy Lisesi Turizm Haftası kapsamında harika etkinlikler düzenlemiş.
Gençler psikodrama, sosyodrama ile popüler kültürün tuzaklarına eğlenceli bir şekilde felsefi duruş gösteriyorlar.
Kına gecesi canlandırmaları ile genç kızların gelin oluş töreni, genç erkeklerin sıra geceleri ile müzikli ve sohbetli toplantıların yapılması, sünnet odası ile çocuğun gençliğe geçişinin canlandırılması, el san atları, köy evi ve çadırını gençlerimiz çok güzel yaşatmışlar.
Diğer taraftan Türk mimar, hekim ve bilim adamlarının medeniyete katkıları usta oyuncu gençlerle görselleştirilmiş.
Modernleşmenin kendi kültürümüzü koruyarak olabileceğini bütün dünyaya göstermek için bu örnek uygulamanın bütün okullarda yapılması kültürel bir zarurettir.
Aksi takdirde gelecek kuşaklar popüler kültür olan Hollywood kültürünün etkisi ile uyuşturucu, şiddet tutkunu, anne, baba ve büyük saygısı bilmeyen bencil bireyler olacaklar.
İnsanların içindeki şeytanı besleyen batının hastalıklı değerleri yerine insanın içindeki meleği harekete geçiren doğu değerlerini bütün dünyaya anlatmak gibi bir gayemiz olmalıdır.
Terkedilmiş insani değerleri modernizmin kazanımlarından vazgeçmeden tekrar canlandırıp yaşatabiliriz.

Hiç yorum yok: